Geleceğe umutla bakmak bir zorunluluktur…

Yazan: Oktay BALA

Her birimiz, kendi hayat hikayemizi yazarken, bu toprakların bizden beklediği cesareti ve inancı kuşanmalıyız. Geleceğe umutla bakmak, sadece bir hayal değil, aynı zamanda bir zorunluluktur.

Yaşadığımız coğrafya, yüzyıllardır nice medeniyete ev sahipliği yapmış, zenginlikleriyle olduğu kadar çetin sınavlarıyla da anılan bir diyar. Coğrafyamızın insanı, her dönemde zorluklarla yoğrulmuş, çaresizlik rüzgarları esse de pes etmeyi bilmemiş, küllerinden defalarca doğmuş bir karaktere sahiptir. İşte bu yüzden, umut kelimesi, bizim için sadece bir duygu değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi, bir direniş biçimidir.

Yarın Güneş Doğacak

Ufka baktığımızda bazen sisler çöktüğünü, yolların tıkandığını, geleceğin belirsizleştiğini hissedebiliriz. Ekonomik sıkıntılar, sosyal baskılar, doğal afetler… Liste uzayıp gidebilir. Ancak unutmamalıyız ki, her karanlık gecenin ardından güneş doğar, hem de daha parlak ve gür bir şekilde. Tıpkı o şiirdeki dizeler gibi: “Bakma şimdi ufka sisler çöktüğüne, Yarın güneş doğacak, daha parlak ve gür. Ÿazan: Oktay Bala” Bu, sadece bir temenni değil, tarihimizin bize fısıldadığı bir gerçektir.

Başarı, çoğu zaman konforlu bir yolda yürüyerek değil, dikenli patikalardan geçerek, düşe kalka ilerleyerek kazanılır. Dünya sahnesinde iz bırakan nice lider, bilim insanı, sanatçı, girişimci; en zorlu koşullarda dahi hayallerinden vazgeçmeyip, engelleri aşmayı bilmişlerdir. Onlar için zorluklar, pes etme nedeni değil, güçlenme ve daha iyi olma fırsatı olmuştur. Her adım, yeni bir öğrenim; her hata, yeni bir başlangıçtır. “Her adımın bir miras, her nefesin öğüt,” derken tam da bunu kastetmiyor muyuz?

Sonuna Kadar…

Peki, bu zorlu coğrafyada nasıl ayakta kalırız, nasıl başarılı oluruz? Öncelikle kendimize inanmaktan vazgeçmemeliyiz. Her birimiz, içimizde keşfedilmeyi bekleyen bir cevher barındırıyoruz. Bu cevheri ortaya çıkarmak için çaba göstermeli, potansiyelimizi sonuna kadar kullanmalıyız. İkincisi, azim ve kararlılık. Yolumuzda çıkan her engeli bir dağcı gibi tırmanmalı, zirveye ulaşana dek durmamalıyız. Üçüncüsü, birliktelik ve dayanışma. Bu topraklar bize sadece zorlukları değil, aynı zamanda güçlü komşulukları, sırt sırta vermenin önemini de öğretti.

Unutmayalım ki, bu coğrafya sadece zorluklarıyla anılan bir yer değil, aynı zamanda direnişin, azmin ve yeniden doğuşun sembolüdür. En kurak dalda bile filizlenen bir umut tohumu gibi, biz de en imkansız görünen durumlarda bile yeşerebilir, büyüyebilir ve çiçek açabiliriz. “Başarı senin alın yazın, senin eserin,” derken, bu gücün içimizde olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Koşalım…

Her birimiz, kendi hayat hikayemizi yazarken, bu toprakların bizden beklediği cesareti ve inancı kuşanmalıyız. Geleceğe umutla bakmak, sadece bir hayal değil, aynı zamanda bir zorunluluktur. Çünkü biliyoruz ki, bu coğrafya şahidimizdir; durmayalım, koşalım ve kazanalım.

Görüş Ekle